GençLİK Paylaşmak Güzeldir.İnsan Paylaşıncada Mutlu Olabilir. |
|
| AHMET HAŞİM | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
FrqN Admin
Mesaj Sayısı : 300 Kayıt tarihi : 26/03/08 Yaş : 32 Nerden : İstanbul-Haznedar Merkez..
| Konu: AHMET HAŞİM Paz Mart 30, 2008 5:59 pm | |
| AHMET HAŞİM HAYATI Ahmet Haşim (d. 1885, Bağdat - ö. 4 Haziran 1933, İstanbul), sembolizmin öncülerinden Türk şair.
Bağdat'ta doğdu. Babası mülkiye kaymakamlarından ve Bağdad'ın eski ve bilinen ailelerinden birine mensup Hikmet Bey'dir. Babasının Arabistan vilâyetlerindeki memuriyetleri sebebiyle düzensiz bir ilkokul tahsili gördü. Dil olarak da aynı sebepten sadece Arapça öğrendi.
Annesinin ölümü üzerine 12 yaşında babasıyla birlikte İstanbul'a geldi. 1897'de Galatasaray Sultanîsine yatılı olarak verildi. 1907'de mezun olunca Reji İdaresine memur olarak girdi. Bir taraftan da Mekteb-i Hukuk'a devam etti. Birinci Dünya Savaşı'ndaki askerliği (1914 - 1918) sırasında Anadolu'nun çeşitli yerlerini görme fırsatı buldu. 1924'de Paris'e. 1932'de de hastalığı sebebiyle Frankfurt'a gitti. Çeşitli yerlerde memur olarak çalışan Hâşim, daha çok öğretmenlik yaptı. Sanâyi-i Nefise Mektebinde (Güzel Sanatlar Akademisi) mitoloji dersleri hocalığı ve Mülkiye Mektebindeki Fransızca öğretmenliği görevlerine ölünceye kadar devam etti.
Hâşim'in sanat ve edebiyata ilgisi Galatasaray Sultanîsinde başlar. Bilinen ilk manzumesi "Leyâl-i Aşkım" 1901'de "Mecmua-i Edebiyye"de yayınlandı. Bu dönemde Muallim Naci, Abdülhak Hâmid, Tevfik Fikret ve Cenab Şahabeddin'in tesiri altında kaldı. Son sınıfta iken Fransız şiirini ve sembolistleri tanıdı. Bundan sonra kendi şahsiyetini gösterdi ve ilk şiirlerini kitaplarına almadı.
1905 - 1908 tarihleri arasında yazdığı ve Piyâle kitabına aldığı "Şi'r-i Kamer" serisindeki şiirleri hayal zenginliği, iç ahenkteki kuvvet ve büyük telkin kabiliyeti ile dikkat çekti ve beğenildi.
1909'da kurulan Fecr-i Âtî'ye girdi. "Edebiyatı ideolojinin değil, estetiğin emrine vermek" prensibinden hareket eden Fecr-i Âtî grubunun yayın organı Servet-i Fünûn dergisinde şiirler yayınladı ve Servet-i Fünûn - Edebiyat-ı Cedide) topluluğuna yapılan hücumlara makaleleriyle katıldı. 1911'de yayınlanan Göl Saatleri adlı şiirleriyle haklı bir şöhret kazandı. Fecr-i Atî dağıldıktan sonra siyasî ve edebî akımların dışında kendisine has bir şiir ve nesir anlayışının tek temsilcisi olarak kaldı.((((burda))))
Şiir anlayışını önce Dergâh'ta "Şiirde Mânâ ve Vuzuh" makalesinde, sonra da Piyâle'nin önsözünde "Şiir Hakkında Bazı Mülâhazalar" adıyla açıkladı. Haşim'e göre; şiirin dili "nesir gibi anlaşılmak için değil, fakat duyulmak üzere vücut bulmuş, musiki ile söz arasında, sözden ziyade musikiye yakın"dır. Bu dil bir açıklama vasıtası değil bir telkin vasıtasıdır. Şiirde önemli olan "kelimenin mânâsı değil, cümledeki telaffuz kıymetidir" Şiirin anlam bakımından açık olması gerekmez. "En derin ve en müessir (tesirli) şiir herkesin istediği tarzda anlayacağı" şiirdir. Şiirin doğduğu yer şuuraltıdır. Konu ise sadece terennüm için bir vesiledir.
Bu şiir anlayışıyla sembolistlerin şiir anlayışı arasında yakınlık bulunmaktadır. Ancak sembolist şiirin esas unsuru olan sembol Hâşim'in şiirlerinde yoktur. Dış âleme ait gözlemlerinin iç âlemde yarattığı izlenimleri aksettiren şiirleri onun empresyonist (izlenimci) şiir anlayışından etkilendiğini göstermektedir.
Şiirlerinde yalnız aruzu kullandı. Çocukluk anıları, aşk ve tabiat şiirlerine hakim olan temalardır. İçine kapanık ve hassas bir insan olan Hâşim'in şiirlerinde gerçek hayattan uzak, hayalî bir âleme sığınma isteği görülür. 1921 e kadar yazdığı şiirlerinin dili Servet-i Fünûn dilinden farksızdır. Bu tarihten sonra yazdıklarında konuşma diline yaklaştığı görülmektedir. Çeşitli nazım şekillerini denedi; daha çok da serbest müstezatı tercih etti.
Şiir dışında, nesir alanında fıkra, deneme, gezi notları ve hatıra türünde yazılan da vardır. Nesir dili şiirlerinden daha sadedir. Nesirlerinde açık, berrak, nükteli, bazen de alaycı ve iğneleyici bir üslûp kullandı. | |
| | | FrqN Admin
Mesaj Sayısı : 300 Kayıt tarihi : 26/03/08 Yaş : 32 Nerden : İstanbul-Haznedar Merkez..
| Konu: Geri: AHMET HAŞİM Paz Mart 30, 2008 6:00 pm | |
| Bir Günün Sonunda Arzu
Yorgun gözümün halkalarında Güller gibi fecr oldu nümayan, Güller gibi... sonsuz, iri güller Güller ki kamıştan daha nalan; Gün doğdu yazık arkalarında! Altın kulelerden yine kuşlar Tekrarını ömrün eder ilân. Kuşlar mıdır onlar ki her akşam Alemlerimizden sefer eyler? Akşam, yine akşam, yine akşam Bir sırma kemerdir suya baksam; Üstümde sema kavs-i mutalsam! Akşam, yine akşam, yine akşam Göllerde bu dem bir kamış olsam!
(1921) Ahmet Haşim | |
| | | FrqN Admin
Mesaj Sayısı : 300 Kayıt tarihi : 26/03/08 Yaş : 32 Nerden : İstanbul-Haznedar Merkez..
| Konu: Geri: AHMET HAŞİM Paz Mart 30, 2008 6:01 pm | |
| GELMEDEN EWEL
Kalbim Benim bir ormandı, İsimsiz, asude, Bir büyük orman; Ve gölgelerinde revan Olan hafi suların aks-i şevk-i müttaridi Dağıtırken sükutu bihude, Düşünürdüm ki, hangi gün, ne zaman, Ne zaman Girecektin o kalb-i mes'ude?
Etmeden zehr-bad-ı fasl-ı elem Reng-i eşcar ü abı fersude, Dolacak mıydı seslerin, bilmem O tehi saye zar-ı mesdude?
Sanki hicrana bir teselliydi Şeceristan-ı kalb içinde revan Olan hafi suların musiki-i nevmidi.
AHMET HAŞİM | |
| | | FrqN Admin
Mesaj Sayısı : 300 Kayıt tarihi : 26/03/08 Yaş : 32 Nerden : İstanbul-Haznedar Merkez..
| Konu: Geri: AHMET HAŞİM Paz Mart 30, 2008 6:02 pm | |
| MERDİVEN
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Sular sarardı yüzün perde perde solmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta
Eğilmiş arza kanar muttasıl kanar güller Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer
Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta | |
| | | FrqN Admin
Mesaj Sayısı : 300 Kayıt tarihi : 26/03/08 Yaş : 32 Nerden : İstanbul-Haznedar Merkez..
| Konu: Geri: AHMET HAŞİM Paz Mart 30, 2008 6:05 pm | |
| MUKADDİME
Zannetme ki güldür, ne de lale, Âteş doludur, tutma yanarsın, Karşında şu gülgûn piyale...
İçmişti Fuzûlî bu alevden, Düşmüştü bu iksîr ile mecnûn Şi'rin sana anlattığı hâle...
Yanmakta bu sâgardan içenler, Doldurmuş onunçün şeb-i aşkı, Baştan başa efgân ile nâle...
Âteş doludur, tutma yanarsın, Karşında şu gülgûn piyale... Ahmet Haşim | |
| | | FrqN Admin
Mesaj Sayısı : 300 Kayıt tarihi : 26/03/08 Yaş : 32 Nerden : İstanbul-Haznedar Merkez..
| Konu: Geri: AHMET HAŞİM Paz Mart 30, 2008 6:08 pm | |
| O BELDE
Denizlerden Esen bu ince hava saçlarınla eğlensin. Bilsen Melal-i hasret ü gurbetle ufk-ı şama bakan Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin! Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesa, Ne de alam-ı fikre bir mersa: Olan bu mai deniz, Melali anlamayan nesle aşina: değiliz. Sana yalnIz bir ince taze kadın Bana yalnızca eski bir budala Diyen bugünkü beşer, Bu sefil iştiha, bu kirli nazar, Bulamaz sende, bende bir ma'na, Ne bu akşamda bir gam-ı nermin Ne de durgun denizde bir muğber Lerze-i istitar ü istiğna Sen ve ben Ve deniz Ve bu akşamki lerzesiz, sessiz Topluyor bu-yi ruhunu guya:. Uzak Ve mai gölgeli bir beldeden cüda kalarak Bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkumuz... O belde? Durur menatık-ı duşize-yi tahayyülde; Mai bir akşam Eder üstünde daima aram; Eteklerinde deniz Döker ervaha bir sükün-ı menam. Kadınlar orda güzel, ince, saf, leylidir, Hepsinin gözlerinde hüznün var Hepsi hemşiredir veya hud yar; Dilde tenvim-i ıstırabı bilir DudaklarIndaki giryende buseler, yahud, O gözlerindeki nili süku:t-ı istifham Onların ruhu, şam-ı muğberden Mütekasif menekşelerdir ki Mütemadi sükun u samtı arar. Şu'le-i bi-ziya-yı hüzn-i kamer Mülteci sanki sade ellerine O kadar natüvan ki, ah, onlar, Onların hüzn-i lal ü müştereki, Sonra dalgın mesa, o hasta deniz Hepsi benzer o yerde birbirine... O belde Hangi bir kıt'a-i muhayyelde? Hangi bir nehr-i dur ile mahdud? Bir yalan yer midir veya mevcud Fakat bulunmayacak bir melaz-ı hulya mı? Bilmem... Yalnız Bildiğim, sen ve ben ve mai deniz Ve bu akşam ki eyliyor tehziz Bende evtar-ı hüzn ü ilhamı Uzak Ve mai gölgeli bir beldeden cüda kalarak Bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkumuz... Ahmet Haşim | |
| | | FrqN Admin
Mesaj Sayısı : 300 Kayıt tarihi : 26/03/08 Yaş : 32 Nerden : İstanbul-Haznedar Merkez..
| Konu: Geri: AHMET HAŞİM Paz Mart 30, 2008 6:09 pm | |
| O ESKİ HÜCREYE BENZER Kİ
Ziya-yı şemse kapanmış bütün deriçeleri Bir öyle hücreye benzer ki ömrümün kederi.
Gubar-ı ye's ü fena sinmiş orda elvana Emel, heves bırakılmış sükut u nisyana.
Bütün hadayık-ı histen o toplanan ezhar Uyur mekaabir-i minada bi-ümid-i bahar.
Bu penbe gül, bu gül ağır ağır erimiş Üzerlerinde değiştikçe her mükedder kış.
Ocak harab ü tehi, lamba kimsesiz, a'ma Bu samt-ı haste eder hüzn ü uzleti ima.
Soluk cidara asılmış, durur garik-i melal O çehreler ki uyur gözlerinde eski hayal...
O eski hücreye benzer ki ömrümün kederi Çekilmiş ufk-ı teselliye karşı perdeleri... | |
| | | | AHMET HAŞİM | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|