Her ne kadar Resülullah Sallu Aleyhi vesellem, “Kim benden,benim söylemediğim bir şeyi söylerse, o şimdiden cehennem ateşindeki yerine hazırlansın.” (Buhari,ilim bölüm 38 hadis 109) Buyurmuş ise de insanlar şu ya da bu nedenlerle hadis uydurmaktan çekinmemiş ve ne yazık ki bu uydurma hadisler gerçekmiş gibi toplum hayatında hüsnü kabul görmüş ve tarihin akışında da önemli rol oynamışlardır.
Hadis Uydurma Sebepleri
Aslında hadis uydurma sebepleri oldukça çeşitlidir. Biz burada sadece kısa olarak bir kısmına değinip geçeceğiz.
1- Siyasi Çekişmeler sebebiyle hadis uydurulması: Birçok akımlar kendi siyasi düşüncelerini hâkim kılmak maksadıyla Hz. Peygamber (sallu aleyhi ve sellem)-'in ağzından hadis diye birçok sözler uydurmuşlardır. Örneğin Rafızilerin Hz. Ali (radıyu anh) ve Ehli Beyte ilişkin hadis uydurmaları, aynı şekilde sahabe hakkında ve özellikle de sahabenin büyüklerinden olan Ebû Bekir ve Ömer gibi -ki bu ikisi Şeyhayn diye anılır- sahabe hakkında hadis uydurmaları gibi.
Yine Ehli Sünnetin de cahil kesimi bu akımlara aynı şekilde hadis uydurarak cevap vermeleri de bunun bir diğer örneğidir.
Keza Muaviye ve Emevi hanedanına karşı taassup içerisinde olanlar, onları tutanlar da bu defa Muaviye'nin ve Emevilerin faziletine, üstünlüklerine ilişkin hadis uydurmuşlardır. Aynı şekilde Abbasilerin tarafını tutanlar da, bunların faziletlerine ilişkin hadisler uydurmuşlardır.
2- Zındıklar yani İslâm'dan hoşnut olmayan kesimler, Müslümanlardan bu yolla intikam almak amacıyla hadis uydurmuşlardır. İslâm devletinin ve gücünün karşısında duramayacaklarını ve onları yenemeyeceklerini anlayan düşmanlar bu defa böyle bir yolu denemişler, bu yoldan onların inançlarında ve güzelliklerinde birtakım gedikler açmaya çalışmışlardır. Bu maksatla akait, ahlak, tıp, helal ve haram konularında hadisler uydurmuşlardır.
3- Milliyetçilik, kabilecilik, dil, ülke ve devlet başkam-imam hakkında hadis uydurmaları gibi. Örneğin ırkçılık taassubu ile hareket edenler şöyle bir hadis uydurmuşlar:
Hadis 18
"Şüphesiz Allah gazaplandığında vahyi Arapça olarak indirir. Memnun ve hoşnut kaldığında ise vahyi Farsça olarak indirir."
İşte bu uydurmaya karşı cahil Araplar da şöyle bir uydurma ile karşılık vermişlerdir:
Hadis – 19
"Kuşkusuz Allah, öfkelenince vahyi Farsça olarak indirir, memnun kalınca da Arapça olarak vahyi indirir."
Nitekim Ebû Hanife'yi (rahmetullahi aleyh) taassup derecesinde aşırı sevenler, onun için şöyle bir hadis uydurmuşlardır:
Hadis – 20
"Yakın bir gelecekte ümmetim içerisinden Ebû Hanife Numan diye anılan biri gelecek, o ümmetimin kandili olacaktır."
İmam Şafii'ye (rahmetullahi aleyhi karşı kin içerisinde olan bir kesim de buna karşılık şöyle bir hadis uydurmuştur.
Hadis 21
"Yakın bir gelecekte ümmetim içerisinden kendisine Muhammed b. İdris denen biri gelecek ve bu ümmetim hakkında İblisten çok daha zararlı olacaktır,"
İşte bu örneklerde olduğu gibi aynı şekilde ülkeler, zamanlar, kabilelerin faziletlerine ilişkin olarak bir hayli hadis uydurulmuştur. İslâm âlimleri bütün bunları tek tek ele almışlar gereken cevapları vermişler, sahih olanı ve olmayanı ortaya koymuşlardır.
4- Fıkıh ve Kelam ile alakalı farklı görüştekîlerin hadis uydurmaları: İster fıkhi mezhepler olsun, ister kelami mezhepler olsun, bunların mutaassıp olanları da aynı şekilde birbirleri aleyhine hadis uydurmuşlardır. İşte iki örnek uydurma:
Hadis 22
"Kim namazda ellerini kaldırırsa onun namazı yoktur."
Hadis 23
"Kim Kur'ân mahlûktur-yaratolmuştır derse, kâfir olmuş olur."
İşte bu ve benzeri uydurmalar gibi.
5- Kıssa ve Mevizeler; Genelde çoğu Allah'tan korkmayan kıssacılar ya da hikayeciler aralarına girdikleri toplumların kendilerine yönelmelerini sağlamak maksadıyla, özellikle onları ağlatabilmek, kendilerini dinletebilmek için Allah Resulüne nispetle hadis uydurmuşlardır. Bilgisiz halk kesimi de bu gibilerin etrafında toplanıp onların bu uydurmalarını can kulağıyla dinlemeye başlayınca onlar da bundan yararlanarak çıkar sağlamak adına böyle bir yola başvurmuşlardır.
Nitekim Ahmed b. Hanbel ile Yahya b. Main bir gün Rasafe Mescidinde namaz kılarlar. Tam bu sırada bir kıssaci vaiz ayağa kalkıp söze başlar ve şöyle der: "Ahmed b. Hanbel ile Yahya b. Main bize anlatti, ikisi dediler ki bize Abdurrezzak Katade'den o da Enes'ten (radıyu anh) bize tahdis etti. Yani rivayette bulundu, Enes (radıyu anh) dedi ki Allah Resûl'ü (sallu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
Hadis 24
Kim La ilahe İll derse, Allah bunun her bir kelimesi için bir kuş yaratır, gagası altından, tüyleri mercandan," diye yaklaşık yirmi sayfaya yakın uzunca bir uydurma hadis sergiledi.
Bunun üzerine Ahmed b. Hanbel ile Yahya b. MaLn göz göze bakışırlar ve birbirlerine sen böyle bir rivayette bulundun mu? diye sordular, her ikisi de birbirlerine: "Allah adına yemin ederim ki şu ana dek ben böyle bir şey duymadan, bunu ilk kez duymaktayım" derler.
Hikayeci vaiz konuşmasını bitirince Yahyab.Main, yanlarına gelmesi için işaret eder, o da bir bahşiş alacağım düşüncesiyle hemen yanlarına gider. Yahya b. Main ona: "Sana bu hadisi kim rivayet etti?" deyince, Kıssacı vaiz de: "Ahmed b. Hanbel ile Yahya b. Main' den rivayette bulundum" der. Bunun üzerine Yahya b. Main: "Ben, kendisinden rivayette bulunduğun Yahya b. Main, bu da Ahmed b. Hanbel. Allah Resulü'nün hadisi olarak senin rivayet ettiğin şekilde asla bir şey işitmiş değilim. Eğer ille de böyle bir şey yapacaksan, bari bizim dışımızda birilerinin adını kullan" diye uyanr. Ancak oldukça pişkin olan hikayeci şu karşılığı verir: "Ben, hep Yahya b. Main'in ahmak biri olduğunu duyardım da, şimdi bu anda bu durum gerçekleşmiş oldu" dedi. Yahya kendisine: "Yani nasıl?" deyince hikayeci de: "Yahu dünyada senden başka Yahya b. Main ve Ahmed b. Hanbel yok mu? Oysa ben. Sizden başka on yedi Ahmed b. Hanbel ile Yahya b. Main isimli adamlardan hadis yazdım" diye yüzü hiç kızar-maksızın pişkince bir cevap verir.
6-Din hakkında bir bilgisi olmadığı halde, din adına iyilik yapacağım düşüncesiyle hadis uydurulması.
7-Kendi heva ve arzularının gerçekleşmesi için iktidar sahibi kimselere yaklaşmak, onlar katında yer edinmek amacıyla, yaranmak için hadis uydurulması gibi. Bunun en açık örneği şu olaydır.
Gayyas b. İbrahim adında biri, Halife Mehdi'nin huzuruna girer. Bu sırada Mehdi güvercinlerle oynamaktadır. Hemen bunu fırsat bilerek aşağıdaki hadisi uydurur:
Hadis 25
"ödül ancak ok, deve ve at yarışlarında vardır, caizdir."
Asıl hadiste yer alan ifade buradakilerdir. Ancak Ğayyas adındaki şahıs halifeye yaranmak için, onun güvercinlerle oynadığını görünce buraya bir de "Cenah" kelimesini yani "Kanatlılarda" da ödül vardır, eklemesini yapmıştır. Bunun üzerine Halife Mehdi, bu kişiye on bin dirhem bahşiş verir, daha sonra adam sırtını dönüp gidince Mehdi: "Senin şu kafanın Allah Resulü adına büyük bir yalan ile hadis uydurduğuna ben kesinlikle şahidim" der. Bunu üzerine hemen tüm güvercinlerin kesilmesini emreder.
Bunun dışında farklı daha birçok nedenlerle hadis uyduranlar olmuştur, örneğin belli bir guruptan veya cemaatten intikam almak, bir takım yiyecek ve içeceklere, kokulara ve giysilere bir değer kazandırmak ve bunlardan çıkar sağlamak maksadıyla yapılmış olanlar da bulunmaktadır.
İşte bunun içindir ki hadis âlimleri sened ve metin olayına büyük önem vermişler, bunlar üzerinde titiz likle durmuşlardır. Nitekim daha önceki sayfalarda bunun üzerinde durmuştuk. Bunun içindir ki Müslim'in Sahih adlı eserinin mukaddimesinde rivayet ettiğine göre ibn Siyriyn şöyle demiştir:
"Onlar isnad hakkında soru sormazlardı Ancak ne zamanki fitne ortaya çıktı, bundan böyle; bize ricalinizin adlarını, raviîeri söyleyin, derlerdi ve böylece Ehli Sünnete bakılır ve onlar kanalıyla gelen hadisler alınırdı. Bidat ehline bakılır ve onların hadisleri alınmazdı."
Özellikle bu durum Sahabe nesli ile Tabiinin büyüklerinin hayattan çekilmelerinden sonra daha da araştırılır olmuştur. Çünkü bu dönemden sonra böyle bîr araştırma ve soruşturma muhaddisler için zaruret halini almıştır. Örneğin Muhammed b. Siyriyn gibi hadis tenkitçileri ve imamları şunu söylüyorlardı:
"Doğrusu İsnad, dinin bir temelidir. Eğer isnad olmasaydı, herkes dilediği gibi bir şeyler söyler dururdu." Yine İbn Siyriyn bir başka ifadesinde şunları dile getiriyor: "Aslında bu ilim, dinin ta kendisidir, dolayısıyla dininizi kimden öğrendiğinize dikkat edin" yine bir başka ifadesinde de: "Bizimle diğerleri arasındaki fark, bizim isnadı araştırmanuzdır." demektedir.
Bu konularda daha fazla bilgi edinmek isteyen okurlar, hadis usulüne ilişkin yazılmış olan kitaplara bakabilirler.
Harun Ünal