"(Ey Resulüm!) Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir.”(28/56)
Hidayet çok büyük bir hadisedir. Hidayet vermek sadece Cenab–ı Hakk'a aittir. Bu durumda hidayet kimden istenir? En küçük bir tereddütle mahal bırakmayacak kadar açıktır, Rabbimizden isteyeceğiz.
Kimin hidayeti olursa olsun, kendimizin, komşumuzun, yakınlarımızın bütün hidayetleri Rabbimizden isteyeceğiz. Allah Celle Celaluhu hidayet etmeyi sadece kendisine bırakmıştır.
* * *
"Hani biz meleklere: Âdem'e secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu."(2/34)
İblis bu duruma niçin düştü? Niçin kâfir oldu? Mevla Teala'nın emrini tutmadı. Kibrine yenildi ve ebedi kaybedenlerden oldu.
İblis'in Allah–u Teala'nın huzurundan kovulmasa sebep olan beş husus vardır. Bunlar sırayla şunlardır. Gurur, hased, kin, ucub ve kibir'dir.
"Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yiyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik."(2/35)
Âdem Aleyhisselam bu emri alınca, hemen itaat etti ve cennete hayatını yaşamaya başladılar. Şeytan çıkageldi:
–Ya Âdem! Diye seslendi. Şeytanın sesini işiten Âdem Aleyhisselam:
–Ne var, diyerek, Şeytanın konuşmasını dinledi. Hâlbuki Âdem Aleyhisselam ne yapmalıydı, "çekil git yanımdan melun” demeliydi. Rabbimizin emirlerine karşı gelenleri dinlememeliyiz. Allah Teala'nın emirlerini dinlememek zulümdür. İnsan Allah'a zulmedemez, yaptığı işlerle kendine zulmeder.
Şeytan Âdem Aleyhisselam ve eşi Havva validemizi nasıl kandırdı? Onlara dedi ki:
"Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti. Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nidâ etti."(07/21–22)
Burada insanlık için büyük bir ders vardır. Rabbimiz, Âdem aleyhisselam cennete uyması için sınırlar koydu. "Şunlar sizin için helaldir, bundan da uzak durun, o haramdır" denildi. Dünya hayatında da aynı şey insanlar için yapıldı. Rabbimiz haramları ve helalleri insanlara bildirdi. Kim bu emirlere uyarsa, kazandı. Kimde bu emirlere uymazsa Âdem aleyhisselam başına gelenler, onun başına gelecek.
* * *
"Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları cennetten onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik."(2/36)
Ayet–i Kerime'de geçen, "düşmanlık" kelimesi, müminler için değildir. Ayet–i Kerime'ye bakarak, müminler birbirlerine düşman olacak diye düşünmeyin. Bular çok önemli haberlerdir. Bunları insanlara duyurun.
Bu anlatılanlardan ne çıkaracağız? Haramlara kesinlikle yaklaşmayacağız. Âdem Aleyhisselam yaptığı hata için çok ağladı, gözyaşı döktü. Ne büyük nimetten oldu. Rabbimizin büyük nimetinden uzaklaştırıldı. Daha da önemlisi Mevla'nın gadabını celbetti. Ancak Âdem Aleyhisselam bu yaptıklarında suçu başka yerlerde aramadı. Tek suçlu olarak kendini gördü.