İTİKAT VE İMANIN ŞARTLARI
İTİKAT
(İNANÇ)
DİN:
Allah-u Teala tarafından konulan bir kanundur ki, insanlara yaratılışlarındaki gaye ve hedefi, Allah-u Teala’ya ne suretle ibadet yapılacağını bildirir.
Din insanları, güzel olanı seçmeleriyle, hayırlı olan şeylere götürür.
Bu ilahi kanunu Peygamberler vahiy suretiyle Cenab-ı Haktan öğrenerek insanlara ulaştırmışlardır.
İMAN:
Allah-u Teala’ya ve Peygamber Efendimiz (Sallu Aleyhi ve Sellem) in Allah-u
Teala tarafından getirdiği Ahkam-ı İlahiyye” ( İlahi hükümler) in tamamına inanmak ve kabullenmekten ibarettir.
İSLAM:
İmanla aynı manadadır. Dolayısıyla her mümin, müslim; her müslim de mümindir. Gerçi lügat itibarıyla iman, inanmak; islam ise teslimiyet ve boyun eğmek anlamlarına gelmekteyse de din açısından ikisinin de hükmü birdir.
İMAN ŞARTLARI:
(Amentübillahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rusülihi velyevmil ahiri ve bilkaderi hayrihi ve şerrihi mini teala velba’sü ba’delmevti hakkun eşhedüenla ilahe ill ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü)
( Manası )
“Ben, Allah-u Teala’ya, meleklerine, kitaplarına, Resul (Peygamber) lerine, Ahiret gününe, kader (takdir edilen şeyler) in hayırlısı ve şerlisi (yaratılmak yönünden) Allah-ü Teala’dan olduğuna inandım.
Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben şehadet ederim ki Allah-u Teala dan başka hiçbir ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed (Sallu Aleyhi ve Sellem) Allah (-u Tealan) in kulu ve resulüdür.”
Bilindiği üzere iman şartları altıdır.
1- ALLAH’A İNANMAK.
Tabiki Allah’a inanmak için evvela onu tanımak lazımdır. Yahudi ve Hıristiyanlar da Allah inandıklarını söylemektelerse de; “Allah’ın oğlu ve hanımı var” şeklindeki sapık inançlarından dolayı Allah’a inanmaları muteber sayılmamıştır.
Dolayısıyla Allah’a inanmak, onun: “Varlığına, birliğine, doğmadığına, doğurmadığına, oğlu kızı ve hanımı bulunmadığına, eşi dengi olmadığına, bütün kemal sıfatlarla muttasıf olup, bütün noksan sıfatlardan münezzeh olduğuna” inanmak demektir ki bu hususta daha geniş malümat ileride görülecektir.
O Halde Allah-u Teal hakkında şuna inanmalıyız ki, “Allah-u Teala varlığı vacip olan, yokluğu düşünülemeyen ve varlığı zatından olup hiçbir kimseye muhtaç olmayan bir zattır.”
Allah-u Teala, tektir. Zatında da sıfatlarında da hiç bir ortağı yoktur.
Allah-u Teala, bütün kemal sıfatlarla mevsuf (üstün sıfatlara sahip) olup, noksan sıfatların tümünden münezzeh (son derece uzak) tır.
Allah-ii Teala hiç bir icap (kimsenin zor laması) olmaksızın dilediğini yapan, hiç şüphesiz mahlukatı yaratan ve her yaptığını bir hikmete dayalı olarak yerli yerinde yapandır.
2- MELEKLERE İNANMAK.
Melekler, değişik şekillerde görülebilen, zor işlere Allah’ın izniyle güçleri yeten latif cisimler (nurani varlıklar) dır.
Melekler, erkeklikten, dişilikten, yemekten içmekten, abdest bozmaktan, doğmaktan, doğurmaktan münezzehtirler.
Gece gündüz hiç durmadan tesbih ederler. Allah’a isyan etmezler, emrolunanı yaparlar.
Onlardan bazısı Rabbisinin emriyle işleri tedbir etmekte (yönetmekte) dir. Onlardan kimisi semavi (gök ehli), kimisi de erazi (yer ehli) dir.
Meleklere dişi isimleri takıp böylece resimlerini yapmak, insanı kafir edecek sapık bir inançtır.
Meleklerin Peygamberleri (büyükleri) başlıca dört tane olup, bunlardan Cebrail (Aleyhisselam), Peygamberlere vahiy getirmek, harp ve zelzele gibi afet1eri yönetmekle, Mikail (Aleyhisselam ), rızıkları takip etmekle, İsrafil (Aleyhisselam) amellerini kontrol ile, Azrail (Aleyhisselam) ise ruhları almakla görevlidirler.
Melekler Allah-u Teala’dan izinsiz hiç bir şeyi kendiliklerinden yapamadıkları için her hangi bir nedenle onlar hakkında kötü konuşmak ve onlara düşman olmak, gerçekte
Allah’a düşmanlık sayıldığından insanı dinden çıkarır.
Bu husus Yahudilerin Cebrail (Aleyhisselam) a düşmanlığı ile ilgili olarak Bakara suresinin 97- 98. ayet-i kerimelerinde zikredilmiştir.
3- KİTAPLARA İNANMAK.
Allah-u Teala yüzdört kitap indirmiş olup bunların dördü büyük kitap yüzü ise sahifelerden ibarettir.
Bu kitaplarda Allah-u Teala’nın emir ve nehileri (yasakları) vaad ve vaidi (müjde ve tehditleri) mevcut olup, hepsi Allah-u Teala’nın kelamıdır.
Bu kitaplara karşı vazifemiz, onların Allah-ü Teala’dan geldiğine inanıp, Kuran-ı Kerim
gelmekle diğerlerinin okunmalarının, yazılmalarının ve bazı hükümlerinin neshedilmiş (geçer siz kılınmış) olduğunu bilmemizdir.
Bugün okuyup amel etmekle emrolunduğumuz tek ilahi kitap, Kur’an-ı Hakimdir ve onun hükmü kıyamete kadar geçerlidir.
Dört büyük kitaptan Tevrat, Musa (Aleyhisselam) a, Zebur, Davud (Aleyhisselam) a, İncil, İsa (Aleyhisselam) a, Kuran-ı Kerim de Muhammed (Sallu Aleyhi ve Sellem) e indirilmiştir.
Kur’an-ı Kerimin bütün ayetlerine inanmak gereklidir. Bir ayetini inkar, tümünü inkar sayılır.
Dolayısıyla namaz, abdest ayetlerine inanıp da, faizin haramiyeti gibi, muamelatla, hırsızın kolunun kesilmesi gibi, ukûbat (cezalar) la ilgili ayetleri inkar etmek, insanı kıpkızıl kafir eder.
Çünkü faizin yasaklığı, Bakara suresinin 275. ayetinde, kol kesme cezası da Maide suresinin 38. ayetinde zikredilmektedir.
İslam dini ve Allah’ın yolu anlamına gelen “Şeriat” ı inkar etmek de kafirliktir. Zira Şeriat’a uymak, Casiye suresinin 18. ayeti kerimesinde Peygamberimiz (Sallu Aleyhi ve Sellem) e, dolayısıyla bütün ümmetine Allah-u Teala’nın en büyük emirlerinden biridir.
4- PEYGAMBERLERE İNANMAK.
Allah-u Teala’nın resüllerine iman, onların “Allah-u Teal tarafından kullarını müjdeleyici ve korkutucu, onlara din ve dünya işlerinde muhtaç oldukları bilgileri açıklayıcı olarak gönderilmiş kullar” olduklarına inanmaktır.
PEYGAMBERDE ARANAN ŞARTLAR
1- Erkeklik,
2- Hür olmak,
3- Doğruluk,
4 - Emanet (güvenilirlik),
5- Adalet,
6 -Tebliğ (kimseden çekinmeden hakkı duyurma) 7 - Akıl, zeka, fetanet ve görüş gücünün zirvesine ulaşmak.
PEYGAMBERDE OLMAMASI GEREKEN VASIFLAR
1-Ana - babasının zinaya bulaşması,
2- Katılık, kabalık, sertlik gibi kötü huylar,
3 - Alaca ve cüzzam gibi insanları nefret ettiren ayıplar,
4 - Yol üzerinde yemek yemek gibi mürüeti ihlal eden (kişiliğe zarar veren) işler,
5 - Hacamat (kan almak) gibi düşük mesleklerle iştigal,
6 - Ümmetin kabulünü engelleyecek her türlü amel ve vasıf.
Şu bilinmelidir ki peygamberler genel manada küfrün ve yalanın bütün çeşitlerinden büyük günahlardan ve bir lokma çalmak gibi insanları nefret ettiren küçük günahlardan ve diğer küçük günahları kasten işlemekten müberra (uzak) tırlar.
Peygamberlerin ilki Adem (Aleyhisselam) olup, sonuncusu Muhammed (Sallu Aleyhi ve Sellem) dir.
Bu ikisi arasında bir rivayet: “Yüz yirmi dört bin,” bir rivayet: “İki yüz yirmi dört bin” Peygamber geçmiştir.
Sayıları hakkında kesin bir rakam vermeyip, “Allah tarafından gönderilen bütün Peygamberlere inandım.” demek daha uygundur.
Bu Peygamberlerin hepsine inanmak gerekli olup birini inkâr hepsini inkar sayılır. Bu Peygamberlerin Allah (Celle Celalühü) tarafından getirdikleri ayetlere inanmak gereklidir.
Dolayısıyla Peygamber (Sallu Aleyhi ve Sellem) in buyurduğu kesinlikle bilinen sağlam senetli hadisleri inkar etmek, Kur’an ayetlerini inkar gibi insanı kafir eder.
Peygamberlerden üç yüz onüç tanesi hem Resul hem de Nebi olup diğerleri sadece Nebi’dir.
Resul: “Kendisine yeni bir kitap veya değişik bir hüküm vahyedilen zat,”
Nebi ise: “Kendinden evvelki Peygamberin Şeriatına uymakla emrolunan kimsedir.”
Kur’an-ı Kerim’de isimleriyle anılan ve nübüvvetleri hususunda ittifak bulunan peygamberler yirmi beş tanedir. Bunlar:
1- Adem (Aleyhisselam), 2- Nuh (Aleyhisselam), 3- Hud (Aleyhisselam) 4- İdris (Aleyhisselam), 5 - Salih (Aleyhisselam), 6- İbrahim (Aleyhisselam), 7- İsmail (Aleyhisselam), 8- İshak (Aleyhisselam), 9- Yakup (Aleyhisselam), 10- Yusuf (Aleyhisselam), 11 - Musa (Aleyhisselam), 12- Harun (Aleyhisselam), 13 - Şuayb (Aleyhisselam), 14- Zekeriya (Aleyhisselam), 15 - Yahya (Aleyhisselam), 16-Isa (Aleyhisselam), 17- Davud (Aleyhisselam), 18- Süleyman (Aleyhisselam), 19-İlyas (Aleyhisselam), 20- Elyesa’ (Aleyhisselam), 21 - Zülkifl (Aleyhisselam), 22- Eyyüb (Aleyhisselam), 23- Yunus (Aleyhisselam), 24 - Lut (Aleyhisselam). 25- Muhammed (Aleyhisselam)
Salavatullahi alâ nebiyyina ve aleyhim ecmain.
Resullerden beş tanesi, “Ülü’l-Azm” olup bunlar da Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed Mustafa (Sallu Aleyhi ve Sellem) dir.
Bunların en üstünü, kainatın efendisi sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa’dır. (Sallu Aleyhi ve Sellem)
5 - AHİRET GÜNÜNE İNANMAK.
Öldükten sonra dirilip Allah-ü Teala’nın huzurunda hesaba çekilerek, herkesin yaptığının karşılığını bulacağı ahiret alemine inanmak, Allah-ü Teala’ya inanmak gibi zaruri bir meseledir.
Maalesef günümüzde müslüman olduklarını söyledikleri halde öldükten sonra dirilmek hakkında şüphesi olanlar vardır. Halbuki bu husus şüphe kaldırmayan iman esaslarından biri olarak “Amentü” de yer almıştır.
Nitekim altı esas sayıldıktan sonra okunan “Ölümden sonra dirilmek haktır.” cümlesi de ahirete imanın önemine dikkat çekmektedir.
6-KADERE, HAYIR VE ŞERRİN YARATILMAK BAKIMINDAN ALLAH-U TEALLA’DAN OLDUĞUNA İNANMAK.
Kader, Allah’ın sırlarından bir sır olup, bu hususta çok konuşup yorum yapmaya müsait değildir.
Ancak her müslümanın şuna inanması gerekmektedir ki, Alemlerin yaratılmasından sonsuza kadar olup bitecek hiç bir şey rasgele olmayıp, her şey Allah-ü Teala’ın kaderiyle, tak diriyle, ayarlamasıyla, düzenlemesiyle, iradesiyle ve kudretiyle meydana gelmektedir.
Dolayısıyla yaratılmak bakımından hayır da şer de, iyi de kötü de, sevap da günah da Allah tarafındandır.
Ancak Allah-ü Teala kulun yaptığı hayırdan razı olup şerre rıza göstermemektedir.
Böyleyken de imtihan olsun için kulun yapmak istediği ve gücünü kullandığı kötülükleri yaratmaktadır.
Mevla Teala, kulunu günah işlemeye zorlamayıp, şerleri kulunun irade ve kudretini (istek ve gücünü) kötüye kullanması neticesinde yarattığından, hiç bir şekilde mesul değildir. Kullar ise yaptıklarından sorumlu olacaklardır.