Doğan her çocuk, fıtrat üzere doğar..” hadisindeki fıtrattan maksat nedir? -
Soru :“Doğan her çocuk, fıtrat üzere doğar..” hadisindeki fıtrattan maksat nedir?
Cevap:
“Doğan her çocuk, fıtrat üzere doğar..” hadisindeki fıtrattan maksat, İslam değil (ruhlar aleminde Allah’la yapmış olduğu) ahiddir. Bu itibarla bu hadis ile “Bedbaht kimse, anasının karnındayken bedbaht olandır” hadisi arasında herhangi bir çelişki yoktur. Nitekim İbn Kuteybe (213-276) Te’vilu Muhtelifi’l-Hadis adlı eserinde şöyle der: “Câhız ve onun gibi düşünenler şöyle demişlerdir: ‘Siz Hz. Peygamber’den (s.a.v.) hem ‘doğan her çocuk, fıtrat üzere doğar.
Daha sonra ana-babası, onu ya yahudileştirir ya hıristiyanlaştırır ya da mecusileştirir’ hadisini, hem de ‘bedbaht kimse, anasının karnındayken bedbaht; mutlu kimse de anasının karnındayken mutlu olandır’ hadisini rivayet ediyorsunuz.
Bu ise müslümanları ihtilafa düşüren bir çelişkidir.” Mutezile ve ehl-i isbat (Ehl-i Sünnet kelamcıları) da aynı iddiayı ortaya atmışlardır. Cevaben deriz ki: “Ortada herhangi bir çelişki ya da ihtilaf söz konusu değildir. Peygamberimiz (s.a.v.) ‘doğan her çocuk, fıtrat üzere doğar..’ derken, Allah Teala’nın ruhlar alemindeyken onların babalarının sırtlarından almış olduğu misakı kastetmektedir.
Konuyla ilgili ayette şöyle buyurulur: “Rabbin, Ademoğullarının bellerinden soylarını aldı ve onları kendilerine şahit tutarak ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim? dedi. Onlar: Şüphesiz Sen bizim Rabbimizsin, biz de şahidiz, dediler.” İşte dünyaya gelen her çocuk, bu ahid ve ikrar üzeredir. Bu da yaradılışın başlangıcında gerçekleşen ve akılların yaratıldığı evrede devam eden Hanifliktir.
Bu hadisle ilgili olarak Mutezile ile ehl-i ispat arasındaki fark şudur: Mutezile buradaki fıtratı, İslam diye anladığı için, iki hadisin birbiriyle çeliştiğini iddia etmiştir. Ehl-i ispat göre ise fıtrat, insanların yaratılması anında onlardan alınan ahid/sözdür. Bu sebeple hadisler arasında çelişki olduğunu söylemişlerdir. Oysa aralarında ihtilaf değil tam aksine ittifak vardır; zira hadislerin her birinin yeri ayrıdır”