1. Hadis-i Şerif: Resulullah (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Merhameti olanlar... Bunlara Rahmân olan Allah merhamet eyler. Yerde olanlara merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet edeler."
Manası ve tasavvufi yönden tefsiri:
Ey cüz'î ruh, sır ve ruhanî kuvvetler... Keder şüphesinden yana temiz olan, Rahmanî damga taşıyan rahmet feyzini saçınız. Kime bilir misiniz? Kendinize... Beşeriyet vasfinızın arzına.
Yani bu tabiî varlığınızın toprağına... Ve onları çağırınız, şer'î hükümlerin esasına uysunlar. Onlara muvafakat etsinler.
Tabiî sıfat taşıyan resmiyetler de manen muhalif davranmaya...
Bu işe böyle devam ediniz. Ta ki, feyyaz olan küllî ve ilahî ruhumuz, Sema mertebesinden yükseklik getire, rıfat vere. "Neyle bunları yapar?" derseniz, "Rabbanî varidat şimşeklerinin eseri ile, Rahmanî tecellilere ait nurların doğmaları ile..." deriz.
Bunlar yaptıklarınıza birer mükâfattır. Yani amellerinize. Ama yararlı amellerinize.
Nasıl ki Hak Teâlâ, Vehhab ismi hürmetine manalar feyzini ve rahmanî hikmetlerini önce ruha verdi, ruh da sırra, sır da kalbe, kalp de nefse, nefs de diğer duygulara ve onlar da cisme...
Netice: Her kim, şefkat ve merhamet vasıflarına bürünürse, Yüce Rabb’ın rahmetini kazanmış sayılır. Yavaş yavaş ondan gelen rahmet esintisi önce ruhunu sarar; sonra derece derece bütün dış yapısını kaplar.
Ama dış temiz olunca... Ama şer'î hükümler onda eksiksiz tatbik edilince. Aksi halde, gelmiş olsa dahi kaçar gider.
sadreddin konevi