Çok hassas ve kâinattaki olaylarla irtibatlı yaratılan kalbimiz, hem sever, hem de sevdiği şeye sımsıkı bağlanır. Dolayısıyla karşılık görmek ister. Bulamayınca yaralanır. Ayrılıktan üzülür ve en derin köşelerinde ayrılık darbesini yer. O hissin baskısından, acıtmasından kurtulmak için de gaflete dalar. Gaflete düşen kalp, ümidi keser ve sahibini elemlere boğar.
Siyah bir gözlüğü takan adam, yani iman nuruyla bakmayan, her şeyi siyah, çirkin gördüğü gibi; basiret gözü nifakla perdelenen kalp de küfürle peçelenirse, bütün eşya çirkin ve kötü görünür. Bu, bütün insanlara, belki kâinata karşı ayrıca bir kin ve düşmanlığa yol açar.1 Bu kadar ağır bir kin ve nefret yığınlarını kalp taşıyamaz, çöker!
Bundan dolayıdır ki, Yaratıcımıza yöneltmemiz ve diğer varlıklara O’nun adına beslememiz gereken sevginin yüzünü başkalarına çevirdiğimizde perişan oluruz. Çünkü;
* Dünya fânidir, kalben bağlanmaya değmez. Zaten her an başka başka hallere girerek yokluğa mahkûm olan yüzünü gösterir bize.
Allah dostlarından birisi, başına geçirdiği dev kavukla gezermiş. Bir sabah evinden çıkmış, dergâha giderken, köşeye saklanmış olan hırsız sarığını kaptığı gibi kaçmaya başlamış. Derviş:
“Dur, sarığı aç, içini gör, öyle götür!” diye bağırmış.
Hırsız, sarığı aça aça kaçmaya başlamış. Sarığın içinde kıymetli kumaş beklerken, bir de ne görsün; işe yaramaz bez ve pamuk parçaları. Sinirlenerek elindeki sarığı yere atmış ve dervişe “Seni hilekâr derviş, ben de içini kumaş dolu sanmıştım!” demiş. O da “Oğlum, işte dünya da tam tamına böyledir!” demiş.
• İnsan, sayısız güzellikler üstünde fanilik damgasını görür, kalbî ilgiyi, bağı keser. Eğer ilgiyi kesmezse, sevgililer sayısınca manevî yaralar açılır.2
• Kalbimiz sonsuza dek sevdikleriyle beraber kalmak ister. Oysa şu karmakarışık, altüst olan âlemde hiçbir şey kararında kalmadığından zavallı insan kalbi her vakit yaralanıyor. Ellerini yapıştığı şeyler parçalıyor, belki koparıyor. Daima ıztırap içinde kalır, yahut (acıları unutmak için) gaflet ile sarhoşluğa dalar.3
Öyle ise, kalp, bu olumsuzluklardan kurtulmak için her şeyi planlayan, programlayan, yaratan, idare eden ve sevk eden sonsuz kudret Sahibini bulmalı, Ona yönelmeli ve Onu sevmelidir. Allah’ı bulan kalp, gıdası dahil her şeyi bulur.4
Dipnotlar:
1- İşârâtü’l-İ’câz, s. 96.; 2- Lem’alar, s., 140, 21.; 3- Sözler, s. 321-322.; 4- Mektubat, s. 444.