Şu kainatın ve içindeki varlıkların Sanii olan Cenabı Hak, şu kainatı çok ciddi gayeler için yaratmıştır. Kuran bunu şöyle bildirir:
"Biz göğü, yeri ve bu ikisi arasında olanları oyun olsun diye yaratmadık." (Enbiya suresi, 16)
"Göğü, yeri ve bu ikisi arasında olanları boşuna yaratmadık." (Sad suresi, 27)
Bütün varlıklar kendilerine mahsus dillerle yüce yaratıcıyı tesbih ve takdis ederler. Kendilerine tevdi edilen görevleri büyük bir zevk ve şevkle yerine getirirler. Mesela güneş bir saniye bile geri kalmadan kendine çizilen yörüngede yoluna devam eder. Irmaklar bir cuş u huruşla denizlere doğru akar. İnsanın emrine verilen hayvanlar tam bir itaatle ona hizmet eder.
Ayrıca, kâinat yaratılmasaydı Allahın sıfatlarının ve isimlerin o sonsuz kemali ve güzelliği bilinmeyecekti. Bu bilgi sadece Allaha mahsus kalacaktı. Cenab-ı Hak isim ve sıfatlarının manevi güzelliklerini tecelli ettirmekle, kendi cemal ve kemalini bu eserlerinde kendisi bizzat müşahede buyurduğu gibi, melekleri, insanları ve cinleri de bu şereften, bu lütuftan hissedar etmek diledi.
Mahlukatı yaratıp yaratmama hususunda Allah, İlahi tercihini yaratma şeklinde yapmış ve bu tercih mahlukat için sonsuz bir rahmet olmuştur. Yoksa, bir ismi Samed (Her şey ona muhtaç, O ise hiçbir şeye muhtaç değil) olan Allahın bu alemi yaratmasının, haşa!, bir ihtiyaçtan geldiği düşünülemez.